4 Kasım 2012 Pazar

Yetenek, Başarı, Mutluluk; Bolo ve Sürüsü

Merhaba Gizem Hanım sizi biraz tanıyabilir miyiz? 
Merhabalar!
19 Ağustos 1989 İzmir doğumluyum.
Ben yaşamımın her dönemini hayvan besleyerek geçirmiş,
hayatını onlara adamış bir deliyim:)
Deliyim diyorum çünkü bu aşk uğruna 
çok fazla fırsatı teptim ve hala tepmekteyim!
Eskişehir Üniversitesi Halkla İlişkiler mezunuyum 
ama daha prestijli olduğu halde sırf hayvanlardan,
bu dünyadan kopmamak adına mesleğimi 
köpek eğitmeni ve pet kuaförü olarak seçtim.
Hafta içi gündüzlerimi pet kuaförlüğüne,
hafta sonu ve akşamlarımı da köpek eğitimine ayırıyorum.
İki işimi de çok seviyorum. 
Hayvanlara karşı olan sevginizin geçmişi nedir,
nasıl başladı? 
En büyük etken annem. 
Kendisi 15 yaşından beri kedi köpekle yaşıyor. 
Hatta çocuk yaşlarında salyangoz falan beslermiş:):) :) 
Doğduğuma evde kedilerimiz, köpeklerimiz vardı.
Onlarla birlikte büyüdüm. Bu yaşıma kadar istediğim 
sayıda istediğim hayvanı beslemem izin verildi.
(Kedi köpek dışında kaplumbağa, her çeşit kuş, hamster, sincap, papağan...)
Her birini sahiplendiğimde büyük bir heyecan yaşadım. 
Onları asla ihmal etmedim.
Bakımları  ve huzurları için elimden geleni yaptım 
hala da yapmaktayım.
 -  Kaç tane evcil hayvanınız var? 
Onlara nasıl yuvanızı açtınız, nereden sahiplendiniz?
10 kedi, 2 köpek, 1 papağan sahibiyim.
Evim müstakil değil, hepsi apartman dairesindeler. 
Evin içerisinde özgürce dolaşıyor. Tabi papağan dışında :) 
Onun günde 1 saat özgürlüğü var. 
Geri kalan zamanını geniş kafesinde oyuncaklarıyla oynayarak geçiriyor.
Kedilerimin hepsi sokaktan kurtardığım hayvanlar.
Üç tanesi görme engelli.
Diğer ikisinin tek gözü yok.
Geri kalan yedi kedimde ölmek üzereyken bulup tedavi ettirip 
yaşama döndürdüğümüz canlar.
Bu güne kadar yüzlerce kediye ev açtık.
Bulduğumuz her annesiz, hasta, yaralı kediyi alıp tedavi ettirip 
kısırlaştırıp sahiplendirmeye calıştık.
Yüzde doksanı sahiplenildi.
Sahiplendiremediklerimiz şu an bizimle olan 10 kedimiz :)
Bildiğiniz gibi 2 Golden Retrieverim var.
Bolo 9 yıl önce büyük bir seferberlikle arayıp bulduğumuz 
satın aldığımız bir köpek. 
 ( O zamanlar bu kadar fazla Golden Retriever yoktu.
 İzmir'de bulmak gerçekten çok zordu. )
Evde bir terrier cinsi köpeğimiz olduğu halde benim hayalim 
Bolo gibi saf kan, kanada tipi Golden Retriever ırkında 
bir köpeğimin olması ve onu eğitim show köpeği yapmaktı.
Bolo ile tüm hayallerimi gerçekleştirdim...
Terrierimi 5 yıl önce 14 yaşında kalp krizi sebebiyle kaybettik :( 
Diğer köpeğim Daisy; Golden Retriever ırkındadır.
İlk sahipleri tarafından bakılamadığı ve sahiplendirilemediği 
için köpek barınağına verilecekti.
Ben bir arkadaşımız vasıtasıyla tanıştım Daisy'le.
Sırf barınağa gitmemesi adına 
bir aile bulana kadar bizle yaşamasına karar verdik.
O zaman 7 - 8 aylık civarıydı.
Ama O'na o kadar kısa sürede bağlandık ki,
sahip bulduğumuz halde vermeye gönlümüz razı olmadı.
Bir de aldığımızda çok bakımsız, hasta ve zayıftı.
Geldiği yerde eziyet görmüştü, psikolojisi bozuktu.
Bizimle birlikte yeniden doğdu diyebilirim!
Çok kısa sürede toparladı kendini.
Dünyanın en mutlu köpeği gibiydi davranışları, bakışları.
O bizi, biz onu çok sevmiştik, ayrılamadık...
Şu an 5 yaşında keyif yaparak yaşayan, geçmişte yaşadığı her şeyi 
geride bırakıp yeniden doğmuşcasına yaşayan mutlu bir köpek...
Çoğu kişi onu neden show köpeği yapmadığımı soruyor.
Ben onu bu amaçla almadım, üretim amacıyla da almadım. 
Sadece mutlu olacağı, özgürce yaşayacağı 
bir hayat sunmak istedim ve bunu yaptım.

- Tebrik ederim, Harikasınız! 
Peki; Onlarla bir gününüz nasıl geçiyor? 
Neler yapıyorsunuz?
Açıkçası kedilerimizle daha çok annem ilgileniyor.
Çünkü ben çok yoğun çalışıyorum, 
onlara fazla vakit ayıramıyorum. 
Köpeklerimle sabah ve akşam 
1 - 1,5 saat yürüyüş yapıyorum. 
Gün içinde annemle kalıyorlar.
Ben işten döndüğümde ilgilenebiliyorum.
Bolo'nun her gün 2 saat eğitim çalışması var.
Bildiklerini tekrarlayıp beyin egzersizi yaptırıyorum.
Her gün düzenli olarak 2 kez fırçalıyorum her ikisini de.
Bunun dışında evde olduğum anlarda hep dibimdeler zaten 
ördek yavruları gibi bana yapışık yaşıyorlar ben nereye onlar oraya :))
- Ne kadar güzel :) 
Oğlunuz Bolo bir şampiyon! 
Yetenekte, güzellikte üstüne yok. 
Güzellikten başlayalım, bu süreç nasıl başladı? 
Kaç madalyanız / kupanız var?
BOLO...
Her şeyin başlangıcı O...
Dürüst olmak gerekirse daha önce de söylediğim gibi 
alacağımız köpeğin nasıl olacağının bilincindeydik. 
O yüzden çok aradık.
Babası Almanya'dan getirtilmiş şecereli bir köpekti.
Annesi de bir veteriner kliniğinin köpeğiydi.
İkisi de olağanüstü güzellikte köpeklerde.
Hiç bir kalıtımsal hastalıkları yoktu; 
renkleri, vücutları çok orantılıydı, kusursuz köpeklerdi.
Yavrularının da gelecek vaad edeceğini düşündük ve aldık :)
Yani güzelliğinde tabii ki bakımının da etkisi var, 
genetiği bunda büyük oranda etkili.
6 tane madalyası, 11 tane kupası, 5 tanede mükemmeliyet arması var.
 Yetenek, Bolo oldukça yetenekli bir evlat. 
Yetenek Sizsiniz Türkiye’de muhteşem bir yeri var. 
Çok güzel bir akım başlattınız, eğitimdeki sırlarınız neler?
 Yarışmalar nasıl geçiyor?
Çalışmalar oldukça iyi gidiyor.
Hatta umduğumdan bile daha iyi gidiyor diyebilirim.
Günde 2 saatimizi bu yarışmaya ayırıyoruz.
Yeni numaralar, daha gösterişli hareketler neler 
bunları araştırıyoruz ve çalışıyoruz.
Bolo; eğitim konusunda tam bir alıcı gibi.
Öğretmek istediğiniz her şeyi öğretebiliyorsunuz.
Resmen eğitmeye, öğrenmeye programlanmış bir köpek.
Çalışmadığı zamanlar mutsuz oluyor, küsüyor bana. İnanın buna.
Ben yoruluyorum, o yorulmuyor.
Keşke ondaki azim ve öğrenme isteği bende olsa diyorum bazen, 
alim olurdum heralde :)))
 
- Maşallah diyelim :) 
Köpeğinizin bakımında ve sağlığında nasıl bir yol izliyorsunuz? 
Şampiyon olmak zor olsa gerek… 
Örneğin yarışma günleri beslenmesi, 
ruh sağlığı vb. durumlar için neler yapıyorsunuz?
Öğün olarak sadece kuru mama veriyorum. 
Bebekliğinden beri Royal Canin kullanıyorum. 
Her gün ara öğünde 1 meyve yiyor. 
Meyveler; elma, armut, bir küçük dilim karpuz, erik vs.
 asit içermeyen her türlü meyveyi veriyorum. 
Ayda bir kaç kez brokoli, pazı, kabak, havuç haşlıyorum. 
Doğal yoldan vitamin alması için onları veriyorum. 
Yoğurdu çok seviyor, hafta 2 kase yoğurt yeme hakkı var.
Bunun dışında ödül bisküvileri, pres kemikleri favori yiyecekleri.
Saydıklarım dışında bizim yediğimiz ona zararlı olan 
hiç bir gıdayı tüketmedi bu yaşına kadar.
Tüyleri günde iki kez yürüyüşlerden sonra fırçalanıyor.
Ayda bir periyodik banyosu var.
Dişleri için her gün orta boy pres kemik bitiriyor.
En büyük zevklerinden biri hatta ölüyor o kemikler için :)
Arada sırada fırçalıyorum da ama 
o kemikleri düzenli olarak tükettiği için diş problemimiz olmuyor, 
o yönden çok rahatız.
Her gün koşuyor bu eklem sağlığı için kesinlikle birebir.
Genelde top at getir oynuyoruz. 
Böylece formunu koruyor, kilo almıyor.
Bu kalp sağlığı için de çok yararlı. 
 
Yarışma günleri ben çok stresli oluyorum, sinirli oluyorum.
O da bunu direkt olarak hissettiği için ister istemez geriliyor.
Normalde sakin, soğukkanlı bir köpektir, kolay kolay gerilmez.
O yüzden mümkün olduğu kadar uzak kalıyorum 
ona yarışma günü fazla yanımda bulundurmuyorum.
Sahneye çıkmadan önce bir araya geliyoruz 
onun  gerilmemesi her şeyin yolunda gitmesi için.
Ben sahneye çıkınca gerginliği üstümden atıyorum 
o da rahatça performansını sergileyebiliyor.
Öyle saatlerce falan çalışmıyoruz yarışma günü.
Özellikle yormamaya çalışıyorum;
sabah bir prova yapıyoruz 
akşam da sahne alıyoruz. 
Genelde böyle oluyor.
Adım adım ünlü oluyorsunuz, 
bu durumun sizin ve Bolo üstündeki olumlu olumsuz etkileri nedir?
Ünlü olmanın olumsuz hiç bir etkisi yok.
Bolo zaten bu yarışmadan önce de İzmir'de tanınan bir köpekti.
Az çok köpekle alakası olan İzmir'de yaşayan kişiler bilirler bizi.
Yarışmanın artısı şu şekilde oldu; 
daha çok gösteri yapma imkanımız oldu.
Belli başlı yerlerden teklifler geliyor.
Eğitime gelen köpek sayısı arttı. İnsanlar güven duyuyor,
 yetiştirdiğim köpeği gördükleri için 
emin bir şekilde köpeklerini emanet ediyorlar.
Tüm bu yarışmalar esnasında yaşadığınız acı – tatlı 
kısa bir anınızı bizlerle paylaşabilir misiniz?
İstanbul'a gitmek Bolo'nun ilk çok uzun seyahati olmuştu.
Dile kolay yemek molalarıyla oraya 8-9 saat.
Uçağı riskli olduğu için tercih etmedik.
Malum Bolo 9 yaşında bir köpek ve basınçtan etkilenme riski var.
Bu yüzden Doblo tipi bir araçla yola çıktık.
Yolculuk sırasında etrafı setretmeye bayılır Bolo, 
asla yatıramazsınız oturur vaziyette gider öyle bakına bakına...
İlk bir iki saati etrafı seyrederek geçirdi yanımda hep yaptığı gibi. 
Sonra yorulmaya başladığını fark ettim. 
" Yat " diyorum yatmıyor.
Bacakları falan titremeye başladı, uykusu geldi. 
Gözleri düşmeye başladı ama bizimki hala inat!
Yatırmak mümkün değil! En sonunda bıraktım kendi haline.
"Nasıl biliyorsa öyle yapsın." dedim. 

Hayal etmek güç ama tam 8 saat oturur vaziyette İstanbul'a gitti Bolo!
Otele varır varmaz da deliksiz bir uykuya tahmin edebileceğiniz gibi :)
 
 :) Geçen sene Yetenek Sizsiniz Türkiye 
programında “ sokak hayvanları ” 
temalı muhteşem bir gösteri sergilediniz. 
Gerçekten kurgularınıza hayranız. 
Her hangi bir kurum ya da kuruluştan yardım veya 
izin alıyor musunuz? 
Afişlerde HAYTAP çok yardımcı oldu.
Onların izniyle ve desteğiyle afişleri kullandık.
Onun dışında senaryolar tamamen bize ait.
-  Çok teşekkür ederiz. Harika bir röportaj oldu. 
Hayvanlarla dolu bu mutlu hayatınızda
gerçekten çok tebrik edilesi işler başarmışsınız.
Sevimli dostlarınız ile ailenize ve sizlere 
sağlıklı, bol ödüllü bir ömür diliyor, 
sizi gönülden destekliyor ve tebrik ediyoruz. 
Ben teşekkür ediyorum. 
Sorularınız çok güzeldi, cevaplamak çok keyifliydi.
Anılarımızı sizinle paylaşmak benim için bir zevkti.
Tüm dostlarımnıza sağlıklı, mutlu upuzuuuuuunnn bir hayat diliyorum.
Ne olur onları üzmeyin, eziyet etmeyin, egolarınıza alet etmeyin.
 Onlarla bizimle varlar, hayat onlarla güzel.!
Kucak dolusu sevgiler...